“Bir süre bekledim ama haber gelmedi. Ara ara kontrol etmeye gittim ama bulamadım. Birkaç yere sordum, bulamadım. Kısa süre sonra da bakımevi kapatıldı, görüşecek kimseye de ulaşılamadı. Beni aramalarını bekledim ama aramadılar. Geçtiğimiz Kurban Bayramı’nın ikinci günü köyden bir arkadaş aradı ve ablamın öldüğünü söyledi. Kendisini arayan numarayı bana verdi. Yetkiliyle görüştüm. Bana anne, baba adı ve kimlik numarası söyleyip öldüğünü söyledi. ‘Gelip cenazenizi alın’ dedi. Çocuklarıma söyledim, onlar da gidip bana, ‘Baba cenazeyi tabuta koymuşlar ve bakmamıza izin vermiyorlar’ dedi. Cenazeyi İstanbul’dan alıp Gaziantep’e getirdik. Yeşilkent Mezarlığı’nda yıkama işlemleri yapıldı. Helalleşmek için ablamın yanına gittim, sadece gözü ve burnu görünüyordu. Aslında orada biraz farklı geldi bana, arkadaşlarıma da söyledim ama bana ‘daha önce öldüyse tanıyamazsın, yaşlandı, kaç zamandır da görmüyorsun, normal’ dediler. Açıkçası o şokla ben de üstünde durmadım, mantıklı geldi. Bunun üzerine cenazeyi Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine götürdük ve defnettik.”